Take a fresh look at your lifestyle.

Bediüzzaman Hazretlerinin Okuduğu Ezkar Ve Münacaatlar-1

Bediüzzaman-ın Duaları

Bediüzzaman Hazretlerinin Okuduğu Ezkar ve Münacaatlar – 1

        Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri, vaktinin büyük bir kısmını Risale-i Nur’ların telifine, tashihine veya Risale-i Nur hizmetiyle alakalı sair işlere hasreder, geri kalan zamanlarında ise bazı virdlerle meşgul olurdu. Risale-i Nur’a ait işlerin olduğu zamanlarda tüm meşguliyetini bırakır evvela hizmetin işini tamamlardı. Bu durum Tarihçe-i Hayat’ta şöyle anlatılır;

        Üstad çok hasta olur, çok vakitleri de hastalık ve sıkıntı ile geçerdi. Pek az yer, o da bir parça çorba gibi mahdud bir şeydi. Geceleri,Kur’an-ı Kerim’den vird edindiği sureleri ve Resul-ü Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm’ın münacat-ı meşhuresi olanCevşen-ül Kebirnamındaki münacatını ve Şah-ı Geylanî ve Şah-ı Nakşibend gibi eazım-ı evliyanınmünacat ve hizblerini ve salavat-ı NuriyelerivebilhâssaRisale-i Nur’un menbaı olan”Hizb-ün Nuriye”yiveâyât-ı Kur’aniyenin lemaatı olan ve birsilsile-i tefekkürbulunan veYirmidokuzuncu Lem’ada cem’edilenhizb ve münacatlarıokur, bunları tamam edince de yine Risale-i Nur’la meşgul olurdu. Gündüzleri ise, daimaRisale-i Nur’un mütalaası ve tashihiile meşgul olur;Risale-i Nur hizmetini herşeye tercih eder,Risale-i Nur’a ait yetişecek acele bir iş zamanında diğer meşguliyetlerini bırakır,evvelâ o işi tamamlardı.

Tarihçe-i Hayat 166 p son

        Bediüzzaman Hazretleri Risale-i Nur’un tashihiyle meşgul olurken okuyamadığı bazı ehemmiyetli virdleri için müteessir oluyordu. Bunun üzerine kalbine ihtar edilen bir hakikatle, tashih için okuduğu mebhasların, noksan kalan virdlerin yerini tam doldurduğu bildirilir. Söyle ki;

        Siracünnur’u tashih ederken, bu Ramazan’da ehemmiyetli virdlerime tam vakit bulamadığımdan müteessir oldum. Birden ihtar edildi ki: Okuduğun bu mebhaslar, bir cihetle ibadet olduğu gibi; hem ayn-ı marifetullah ve zikrullah ve huzur-u kalbî ve muhabbet-i imaniyeolmasından, senin noksan bıraktığın virdlerinin yerini tam doldurur.Ben de Elhamdülillah dedim.

Emirdağ Lahikası I / 243Haşiye

        Ekser vaktini hizmet-i imaniye’ye hasreden ve gündüzleri daima Risale-i Nur’un mütalaası ve tashihi ile meşgul olan Bediüzzaman Hazretleri, talebelerinin şahadetiyle bir insana kâfi gelmeyecek kadar az yerler ve az uyurlardı. Uzun ve bereketli kış gecelerinde asla boş durmazlar ve sürekli olarak tesbihat ve ezkar ile terennüm ederlerdi. Talebeleri ve Barla ahalisi tarafından bilinen bu durum Tarihçe-i Hayat’ta şöyle ifade edilmiştir;

        …Üstad’ın sıddık hizmetkârları, talebeleri ve Barla ahalisi diyorlar ki: “Üstadı,geceleri,dershane-i Nuriyenin önündeki bir şecere-i mübareke olan çınar ağacının dalları arasında bulunan kulübeciktesabahlara kadartesbihatile,ezkârileterennüm eder görürdük. Helebahar ve yaz mevsimlerindebu muhteşem ağacın binlerce dalları arasındaşevk u cezbe içinde uçuşan kuşlar arasındaÜstad’ınböylesabahlara kadar çalışmasınıgörürdük de;ne zaman uyur, ne zaman kalkarbilemezdik.”

Tarihçe-i Hayat 166 p3

        Komşuları her zaman derler ki: “Biz, sizin Üstadınızınsekiz seneyaz ve kış geceleri,aynı vakitlerdesabaha kadarhazîn ve muhrik sadâsıylamünacat seslerini dinler ve böyle fasılasız devamlı mücahedesine hayretler içinde kalırdık.”

Tarihçe-i Hayat 327 p1

1. BÖLÜM :

Bu bölümde Bediüzzaman Hazretlerinin okumuş olduğu ezkar ve münacatların hangileri olduğu anlatılacaktır.

        Bediüzzaman Hazretlerinin okuduğu münacat ve hizblerin hangileri olduğu Risale-i Nur külliyatı’nın müteaddit yerlerinde geçmektedir. Bu ezkar ve münacaatlar şöyle özetlenebilir;

        1- Hizb-i A’zam-ı Kur’anî; Risalelerin hususî menba’ları, madenleri olan binden ziyade âyât-ı Kur’aniye’den müteşekkildir.

        Bediüzzaman Hazretlerinin Âyet-ül Kübra Risalesi’nin Birinci Makamını,Yirmidokuzuncu Lem’a-i Arabiye’yi ve Hizb-i A’zam-ı Kur’anî’yi okuduğunu anlatan bir mektub Kastamonu Lahikasında şöyle geçmektedir;

        …Hadîs-i şerifte “Bazan bir saat tefekkür,bir sene ibadet hükmüne geçer”Risale-i Nur’da o saat var;çalış, o saati bul, ihtar edildi. Âdeta ihtiyarsız bir surette, Kur’anın âyet-ül kübrasının iki tefsiri olan ikiÂyet-i Kübra Risalelerindenmülahhastefekkürî bir tekellüm, tambir saatdevam etti. Baktım; size gönderdiğim Âyet-ül Kübra Risalesi’nin Birinci Makamı’nın hülâsasından müntehab güzel bir sırrını hülâsa ile, Yirmidokuzuncu Lem’a-i Arabiye’den müstahrec nurlu, tatlı fıkralardan terekküb ediyor. Ben, kemal-i lezzetle, her gün tefekkürle okumağa başladım. Birkaç gün sonra hatırıma geldi ki: MademRisale-i Nurbu zamanın bir mürşididir, talebelerine birvird-i ekber olabilirdiye kaleme aldım. Ve bütünrisalelerinhususî menba’ları, madenleri olanbinden ziyadeâyât-ı Kur’aniyeyi,kendi Kur’anımda evvelce işaretler koyup birHizb-i A’zam-ı Kur’anîyapmak niyet etmiştim. Şimdi bu hizb-i a’zam ve buvird-i ekber,Risale-i Nur mensublarınabazıeyyam-ı mübarekede okunması içinbir zaman size de göndermek hakkınız var.

Kastamonu Lahikası 31 p3

        2- Hizb-ül Nuriye; Kur’an’ın ayet-ül Kübra’sını tefsir eden Ayet-ül Kübra risalesinin Arabî Birinci Makamıdır.

        Bediüzzaman Hazretlerinin Hizb-i A’zam-ı Nurî’yi okuduğunu anlatan bazı yerler şöyledir;

        Bugün okumak için Hizb-i A’zam-ı Nurî’yi açmıştım…

Tarihçe-i Hayat 330 p3

        Sâniyen: Risale-i Nur’un bir hülâsası olan Âyet-ül Kübra ve Hizb-i Nuriye’nin bir hülâsat-ül hülâsası hükmünde otuzüç kelime-i tevhidin namaz tesbihatındaki eskiden beri okuduğum ve Risale-i Nur’un ekser hakikatları namaz tesbihatında inkişaf etmesiyle hayalim fazla tevessü’ ederek, o otuzüç kelime-i tevhid herbirisini kâinatın bir tabaka-i mahlukatının lisan-ı haliyle söylediği o kelimeyiben o lisan ile söylüyorum gibi o küllî lisan-ı hal benim cüz’î lisan-ı kalimin aynı olur. Ben, kemal-i zevk ile okuyorum. Size de suretini gönderiyorum. Benim şübhem kalmadı ki:تَفَكُّرُسَاعَةilâ âhir sırrını taşıyan Hizb-i Nuriye’nin onbeş dakika zarfında bu hülâsat-ül hülâsası dahi aynı sırrı taşıyor. Arabî bilmeyenler Âyet-ül Kübra’nın mertebelerini güzelce anlasalar, bu Arabî parça tam anlaşılır. Arabî bilmeyen birkaç defa ikisine baksa, tam anlayacak. Bunu ben yirmidört saatte bir defa, ya sabah namazının tesbihatında veya başka vakitte en ziyade usandığım ve sıkıntı zamanında okuyorum. Bana ulvî bir inşirah verir, usancı izale eder. Âyet-ül Kübra ve Hizb-i Nuriye’nin âhirinde yazılsa, münasib olur. Manidardır ki; Âyet-ül Kübra ve Risale-i Nur’un ekser hakikatları, Ramazan’da ve tesbihatında zuhuru gibi; bu Hülâsat-ül Hülâsa, aynen Ramazan’da ve tesbihatta zuhur etti.

Emirdağ Lahikası I / 94 p 1

        3- Hizb-u Envari’l Hakaikı’n Nuriyede cemolunan virdler ve bu virdleri Hz. Üstad’ın okuduğunu anlatan bazı yerler Külliyatta şöyle geçmektedir;

        A- Peygamber efendimizin (A.S.M) okuduğu Cevşen’ül Kebir;

        Bediüzzaman hazretlerininCevşen-ül Kebir’i devamlı okuduğu Emirdağ Lahikasında şöyle geçmektedir;

        Ben de dedim:Otuzbeş seneden beri hergün Cevşen’i okuduğum haldeo haşiyeyi üç-dört defadan ziyade okumadım…

Emirdağ Lahikası II / 40

        B- Şah-ı Nakşibendin Evrad-ı Kudsiyyesi;

        Üstad hazretlerininEvrad-ı Kudsiye-i Şah-ı Nakşibend’i okuduğunu bildiren bir yer ise aynen şöyledir;

        Münafık düşmanlarımın maddî ve manevî zehirlerine karşı gerçi Cevşen ve
        Evrad-ı Kudsiye-i Şah-ı Nakşibendbeni ölüm tehlikesinden, belki yirmi defa kudsiyetleriyle kurtardılar…

Emirdağ Lahikası-I / 148 p4

        Hizb-ul hakaik-ı nuriyede evrad-ı kudsiye namiyle yadedilen Şah-ı Nakşibend’in (K.S) Evrad-ı Bahaiye’yisiniBediüzzaman Hazretlerinin, okuduğu Emirdağ Lahikasında şöyle ifade edilir;

        Bugünlerde rahatsızlık içinEvrad-ı Bahaiye’yi ezber değil, kitaba bakarak okudum.Âhirinde ihtitam-ı Bahaiye olan hâtimesini bilemediğimden, eskiden beri okumuyordum. Haydi bir defa bunu da okuyayım dedim. Gördüm ki: Bir sahifede ve uzun altı buçuk satırında, ondokuz defa “nur nur nur” kelimeleri… Kat’î kanaatım geldi ki Şah-ı Nakşibend, Gavs-ı A’zam gibi Risale-i Nur’u ve kudsî hizmetini keşfen müşahede edip tahsinkârane haber vererek ona işaretler ediyor. Ben de, yalnız o altı satırı ve baştaki satırı ve âhirdeki satırıileotuz senelik Bahaiye virdime, o meleklerin, Nurların intişarına muavenetleri niyetiyle ilhak eyledim.

Emirdağ Lahikası I / 175 p 1

        C- İçerisinde ehemmiyetli salâvatların bulunduğu Delailü’n Nur

        Delail-ün Nur’u,okuduğunu anlatılan bir yer;

        Bediüzzaman hazretleri kibar evliyaullahın pek çok rağbetine mazhar olan kendi tab’ına muvafık bulduğu esatize-i kiramın salavatlarından kendine bir nevi hususi delail-i hayrat yapmış ve ismini Delail-ün Nurkoymuştur. Bilahare talebeleri ve hizmetkarları Üstadlarının bu salavatı şerife defterlerini kendileri için hususi bir delail-i hayrat yapmışlardır.

(Evrad-ı Nuriye –inşirah İslami araştırma merkezi- sh: 135)

        D- İmam-ı Ali’nin (R.A) Sekinesi;

        Bediüzzaman Hazretleri Sekine’yi okuduğunu Lem’alarda şöyle izah eder;

        Birinci Emare:فَيَا حَامِلَ اْلاِسْمِ الَّذِى جَلَّ قَدْرُهُcifir ve ebcedî hesabıyla bin üçyüz elli üç senesi ki, Risale-i Nur şakirdlerinin en sıkıntılı bir zamanına ve o zamanda “Sekinetabir edilen İsm-i A’zamı, yetmiş bir âyet ile yüz yetmiş bir defadaimî vird eden Risale-i Nur Müellifininisimlerine tevafuk sırrıyla parmak basması, o zamanda İsm-i A’zamı hâmil Risale-i Nur Müellifinin hususiyetini ve selâmetle kurtulacaklarını tebşir etmekle işaret ettiğini; Lillahilhamd, selâmet ile kurtulmaları, keramet-i Aleviyeyi tasdik ettiğini…

Lem’alar 448 p2

        E- Münacatü’l Veysel Karani;

        Sözler’de Bediüzzaman Hazretlerinin Münacatü’l Veysel Karani’yi okuduğunu anlatan şöyle bir paragraf vardır;

        Yâ Rab! Nasıl büyük bir sarayın kapısını çalan bir adam, açılmadığı vakit, o sarayın kapısını, diğermakbul bir zâtın sarayca me’nus sadâsıyla çalar;tâ ona açılsın. Öyle de: Bîçare ben dahi, senin dergâh-ı rahmetini, mahbub abdin olanÜveys-el Karanî’nin nidasıyla ve münacatıyla şöyle çalıyorum. O dergâhını ona açtığın gibi, rahmetinle bana da aç.

Sözler 652 p1

        F-Dua-i Tercüman-ı İsm-i Azam

        Dua-i Tercüman-ı İsm-i Azam, Bediüzzaman Hazretleri tarafından sabah ve ikindi namazlarının tesbihatlarına dâhil edilmiştir.

        G- Dua-i İsm-i Azam

        Dua-i İsm-i Azam,Bediüzzaman Hazretleri tarafındanöğle, akşam ve yatsı namazlarının tesbihatlarına dâhil edilmiştir.

        H- Hz. Osman’ın (R.A) Münacat-ül Kur’an’ı

        Gayr-i münteşir bir mektubta Bediüüzzaman HazretleriMünacat-ül Kur’an’ı okuduğunu şöyle anlatır;

        Çok parlak ve çok kıymettar ve sevabı çok yüksek Kur’an’ın harika belağatındaki i’cazın lem’alarını taşıyan emsalsiz bir münacattır. Bu ramazan-ı şerifin bize bir hediyesidir. (haşiye) Kur’an okurken şehid edilen Osman-ı Zinnureyn’in (R.A) pek şirin ve harika ve cevherlerin zengin bir hazinesive ümmete bir yadigârıve bir eseridir ki; imam-ı Ali(R.A) onun kıymetini ve mucizelerinin ışıklarını gösterdiğini tam tasdik ve takdir ederekona bir ravi olmuşvefevkaladeliğini ilan etmiş.

        Haşiye: yirmi senedir her ramazanın Risale-i Nur’a bir hediyesi bulunduğu gibi, otuz seneden beri benim yanımda ve ara sıra okuduğum bu münacat-ı Kur’aniye bu ramazanın hediyesidir diye kalbime ihtar edildi. Nurların madeni ve üstadı olan matbu Hizb-ül Muazzam-ı Kur’anî’nin ahirine ilhak edilecek. Bu münacat aynen cevşen ve celcelutiye gibi gayet kudsidir ve ayetlerin sarih lafızlarını alması cihetiyle onlardan daha yüksektir.

(Hizb-ul Hakaiku-n Nuriye -:Envar Neşriyat- sh: 146)

        K- Tahmidiye

        Kastamonu lahikasında Bediüzzaman hazretleriTahmidiye’yi okuduğunu şöyle ifade eder;

        Çoktan beri benim hususî bir virdimve hiç kaleme alınmayan ve mesleğimizin dört esasından en büyük esası olan şükrün en geniş ve en yüksek mertebesini ihata eden ve bende çok defa maddî ve manevî hastalıkların bir nevi şifası olanve ism-i a’zam ve besmele ile dokuz âyât-ı uzmayı içine alanve ondokuz defa şükür ve hamdi a’zamî bir tarzda ifade ile, tahmidatın adedleriyle o eşyanın lisan-ı haliyle ettikleri hamd ü senayı niyet ederek,o hadsiz hamdlerin yekûnünü kendi hamdleri içine alarak azametli ve geniş bir tahmidname ve teşekkürname bulunan ve Sekine’deki esma-i sittenin muazzam yeni bir dersini izhar etmeye sebeb olmasıdır.

Kastamonu Lahikası 261 p5

        L- Hulasat-ül Hülasa

        Hülâsat-ül Hülâsa’yı okuduğu Emirdağ Lahikası’nda şöyle kayıtlıdır;

        اِنَّ اللَّهَ خَلَقَ اْلاِنْسَانَ عَلَى صُورَةِ الرَّحْمَنِ hadîsi; hem cevami-ül kelimden, hem müteşabih hadîslerdendir. Pek büyük ve küllî nüktesi, benim kalbime,Hülâsat-ül Hülâsa ile Cevşen-ül Kebir’i okuduğum vakit zahir oldu

Emirdağ Lahikası I / 145 p4

        M- Hizb-u Envari’l Hakaikı’n Nuriyeninahirine dercedilen üç adet Tazarru ve Niyazlardanilkini Üstad hazretleri Gavs-ı azamın münacatlarından biri olan Vird-i Subh’ubasamak yaptığı münacat olup ahirdeki iki münacat ise bizzat Üstad hazretlerine hastır.

        4- İmam-ı Ali’nin (R.A) kaside-i ercuze ve celcelutiyesi, Şah-ı Geylanî ve Şah-ı Nakşibend gibi eazım-ı evliyanın münacat ve hizbleri ve salavat-ı Nuriyeleri ve kenz-ül arş gibi külli virdler.

        Bediüzzaman Hazretlerinin bu kıymettar ezkar ve virdlerin haricinde okuduğu bazı ezkar ve münacatlar da mevcuttur. Bu ezkar ve münacaatları da Nur Külliyatında geçen delilleriyle birlikte şöyle sıralayabiliriz;

        Üçüncü Şua risalesi ki, Risale-i Münacattır. Bu münacatı Bediüzzaman Hazretleri şöyle tarif eder;

        Bu Risale-i Münacat, hem vücub-u vücud, hem vahdet, hem ehadiyet, hem haşmet-i rububiyet, hem azamet-i kudret, hem vüs’at-i rahmet, hem umumiyet-i hâkimiyet, hem ihata-i ilim, hem şümul-ü hikmet gibi en mühim esasat-ı imaniyeyi hârika bir îcaz içinde fevkalâde bir kat’iyyet ve hâlisiyet ve yakîniyet ile isbat eder. Haşre işaratı ve bilhâssa âhirdeki şiddetli işaratı çok kuvvetlidir.

Şualar 43 p1

        Bediüzzaman Hazretleri İmam-ı Ali’nin (R.A)Celcelutiye’sini deokumuştur;

        Ben Celcelutiye’yi okuduğum vakit, sair münacatlara muhalif olarak kendim bizzât hissiyatımla münacat ediyorum diye hissederdim. Ve başkasının lisanıyla taklidkârane olmuyordu…

Şualar 749 p son

        Bediüzzaman Hazretlerinin, Şah-ı Geylaninin (K.S) “Vird-ül-İşa” münacatını, Esma-i Hüsna manzumesinive bazı virdlerini okuduğu
şöyle kayıtlıdır;

        Hem ezcümle, “Mecmuat-ül-Ahzab”ın ikinci cildinin 379’uncu sahifesinde Hazret-i Gavs’ın “Vird-ül-İşâ” namındaki münâcâtında şu fıkra var…

Sikke-i Tasdik-i Gaybi 158 p1

        Yirmibeş sene evvel Ramazanda ikindiden sonra Şeyh-i Geylanî’nin (K.S.)
Esma-i Hüsna manzumesini okudum. Banabir arzu geldi ki, esma-i hüsna ile bir münacat yazayım. Fakat o vakit bu kadar yazıldı.

Sözler 221 p1

        İşte Hazret-i Şeyh bana der ki: “Sen kendin hastasın, kendine bir tabib ara!” Ben dedim: “Sen tabibim ol!” Tuttum, kendimi ona muhatab addederek, o kitabı bana hitab ediyor gibi okudum. Fakat kitabı çok şiddetli idi. Gururumu dehşetli kırıyordu. Nefsimde şiddetli ameliyat-ı cerrahiye yaptı. Dayanamadım, yarısına kadar kendimi ona muhatab ederek okudum; bitirmeye tahammülüm kalmadı. O kitabı dolaba koydum. Fakat sonra, ameliyat-ı şifakâraneden gelen acılar gitti, lezzet geldi. O birinci üstadımın kitabını tamam okudum ve çok istifade ettim. Ve onun virdini ve münacatını dinledim, çok istifaza ettim.

Mektubat 355 p3

        Bediüzzaman Hazretleri Kenz-ül Arş duasını okuduğunu Emirdağ Lahikasında şöyle anlatır;

        …Ben de o takribî mikyaslarımla ve mahfuzatımla ve eski ülemanın hesablarına ve Kenz-ül Arş Duasındaki adedlerime iktifa eyledim.

Emirdağ Lahikası I / 183 p1

        İmam-ı Şafiî’nin Mısır’ın kaht u galasının sebeb-i ref’i olan meşhur bir münacatını çok defa okuduğunu Bediüzzaman Hazretleri Şöyle anlatır;

        …Hattâ münacatın en latifi ve en ciddîsi ve en ulvî nazımlı ve Mısır’ın kaht u galasının sebeb-i ref’i olan İmam-ı Şafiî’nin meşhur bir münacatını çok defa okuyordum; gördüm ki: Nazımlı, kafiyeli olduğu için münacatın ulvî ciddiyetini ihlâl eder. Sekiz-dokuz senedir virdimdir….

Mektubat 183 haşiye1

        Bediüzzaman Hazretleri İmam-ı Gazalî’nin “Hizb-ül Masun”unu okuduğunu Şualarda şöyle zikreder;

        İki gün evvel sorgu hâkimi beni çağırdığı vakit, ben kardeşlerimi nasıl müdafaa edeyim diye düşünürken, İmam-ı Gazalî’nin “Hizb-ül Masun”unu açtım…

Şualar 304 p4

        Bediüzzaman Hazretlerinin hususi bir virdi Şualar adlı eserinde şöyle nazara verilir;

فَقُلْ حَسْبِىَ اللَّهُ لاَ اِلَهَ اِلاَّ هُوَ عَلَيْهِ تَوَكَّلْتُ
…..

        Bu âyet, sâbık âyetler gibi münasebet-i maneviyesi gerçi zahiren görünmüyor; fakat bir cihetle Resail-in Nur ile bir nevi münasebeti vardır. Şöyle ki: Onüç senedirbu âyet Risalet-ün Nur müellifinin ve sonra has şakirdlerinin mağribden sonra bir vird-i hususîleridir…

Şualar 704 p son

        Bedüzzaman Hazretlerinin okuduğu diğer bir virdi de Barla Lahikasında şöyle geçmektedir;

        Bu nurlu mektubun başını işgal eden beş nükteli İkinci Lem’a, başıma tokmak vurarak: Ey bîçare, sabırdan bahsetmek sana yakışır mı? Gözünü aç da Hazret-i Eyyub Aleyhisselâm’ın sabrına bak! Aklın varsa o Peygamber-i Zîşan’ın (A.S.) sabırdaki kahramanlığını taklide çalış ve korkunç manevî yaralarından kurtulmak için رَبِّ اِنِّى مَسَّنِىَ الضُّرُّ وَاَنْتَ اَرْحَمُ الرَّاحِمِينَ  duasını vird-i zeban et, diye tenbih ve ikazda bulunduğuna yakîn hasıl ettim. Elhamdülillah dedim.

Barla Lahikası 203 p son

        Bediüzzaman Hazretleri’nin okuduğu başka bir virdi ise Lem’alar’da kayıtlıdır. Şöyle ki;

        Me’yusane başımı eğdim; birdenحَسْبُنَا اللَّهُ وَنِعْمَ الْوَكِيلُimdadıma geldi, “Beni dikkatle oku!” dedi. Ben de günde beşyüz defa okudum. Okudukça, yalnız ilmelyakîn ile değil, aynelyakîn ile çok kıymetdar envârından dokuz mertebe-i hasbiye bana inkişaf etti.

Lem’alar 253 p4

        Bediüzzaman Hazretleri Eskiden beri sabah namazından sonra on defa okuduğu bir virdini, Şualar’da şöyle anlatır;

        Sabah namazından sonra eskiden beri on defa okuduğum ve koca Yirminci Mektub risalesi onbir kelimesinde hem onbir bürhan-ı vücub-u vücud ve vahdet-i Rabbaniye, hem onbir müjde gayet parlak, güneş gibi tafsilatla gösteren ve bir rivayette ism-i a’zam taşıyan bu tehlil ve tevhid-i muazzam:

لاَ اِلَهَ اِلاَّ اللَّهُ وَحْدَهُ لاَ شَرِيكَ لَهُ لَهُ الْمُلْكُ وَ لَهُ الْحَمْدُ يُحْيِى وَ يُمِيتُ

وَ هُوَ حَىٌّ لاَ يَمُوتُ بِيَدِهِ الْخَيْرُ وَ هُوَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ وَ اِلَيْهِ الْمَصِيرُ

        kudsî cümleyi mütefekkirane tekrar edip “Yirminci Mektub”un kısa bir hülâsat-ül hülâsasını beraber düşünüyordum. Birden kalbe geldi ki: “Bu kısacık hülâsayı Nadir Hoca’ya ve buradaki gençlere ders ver.” Ben de Bismillah deyip başladım, dedim…

Şualar 598 p1

Akşam ve yatsı arasında okunacak virdler

بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

وَذَا النُّونِ اِذْ ذَهَبَ مُغَاضِبًا فَظَنَّ اَنْ لَنْ نَقْدِرَ عَلَيْهِ فَنَادٰى فِى الظُّلُمَاتِ اَنْ

1 defa

لآَ اِلٰهَ اِلآَّ اَنْتَ سُبْحَانَكَۗ اِنّ۪ى كُنْتُ مِنَ الظَّالِم۪ينَۚ

33 defa

بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

وَاَيُّوبَ اِذْ نَادٰى رَبَّهُٓ اَنّ۪ى مَسَّنِىَ الضُّرُّ وَاَنْتَ اَرْحَمُ الرَّاحِم۪ينَ

1 defa

رَبّ۪ٓى اِنّ۪ى مَسَّنِى الضُّرُّ وَاَنْتَ اَرْحَمُ الرَّاحِم۪ينَۚ

33 defa

بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

فَاِنْ تَوَلَّوْا فَقُلْ

1 defa

حَسْبِى اللّٰهُۘ لآَ اِلٰهَ اِلاَّ هُوَۜ عَلَيْهِ تَوَكَّلْتُ وَهُوَ رَبُّ الْعَرْشِ الْعَظ۪يمِ

33 defa

بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

اَلَّذ۪ينَ قَالَ لَهُمُ النَّاسُ اِنَّ النَّاسَ قَدْ جَمَعُوا لَكُمْ فَاخْشَوْهُمْ فَزَادَهُمْ ا۪يمَانًاۗ وَقَالُوا

1 defa

حَسْبُنَا اللّٰهُ وَنِعْمَ الْوَك۪يلُ

33 defa

بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

فَانْقَلَبُوا بِنِعْمَةٍ مِنَ اللّٰهِ وَفَضْلٍ لَمْ يَمْسَسْهُمْ سُٓوءٌۙ وَاتَّبَعُوا رِضْوَانَ اللّٰهِۜ وَاللّٰهُ ذُو فَضْلٍ عَظ۪يمٍ

1 defa

لاَ حَوْلَ وَ لاَ قُوَّةَ اِلاَّ بِاللَّهِ الْعَلِىِّ الْعَظ۪يمِ

33 defa

بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

كُلُّ نَفْسٍ ذَآئِقَةُ الْمَوْتِ ٭ وَاِنَّمَا تُوَفَّوْنَ اُجُورَكُمْ يَوْمَ الْقِيٰمَةِ ٭

فَمَنْ زُحْزِحَ عَنِ النَّارِ وَاُدْخِلَ الْجَنَّةَ فَقَدْ فَازَ ٭ وَمَاالْحَيَوةُ الدُّنْيَٓا اِلاَّمَتَاعُ الْغُرُورِ ٭

كُلُّ شَىْءٍ هَالِكٌ اِلاَّ وَجْهَهُۜ لَهُ الْحُكْمُ وَاِلَيْهِ تُرْجَعُونَ ٭ كُلُّ مَنْ عَلَيْهَا فَانٍ ٭

وَيَبْقٰى وَجْهُ رَبِّكَ ذُوالْجَلاَلِ وَاْلاِكْرَامِۚ

1 defa

يَا بَاق۪ٓى اَنْتَ الْبَاق۪ى ٭ يَا بَاق۪ٓى اَنْتَ الْبَاق۪ى

33 defa

33 üncüde

اَنْتَ الْكَاف۪ى ٭ اَنْتَ الْوَاف۪ى ٭ اَنْتَ الشَّاف۪ى ٭ اَنْتَ الْمُعَاف۪ى هُوَ اللَّهُ

 ص

 

Yoruma kapalı.