Take a fresh look at your lifestyle.

Cübbeli Ahmed Hocaya Risale-i Nur’dan Cevaplar 2

     Risale-i Nur’un dili ağır olup anlaşılması müşküldür.

 

Cevap:

 

Risale-i Nur külliyatında mezkur iddiaya cevap mahiyetinde olan hayli izahat vardır. Numune olarak birkaçını şöyle sıralayabiliriz;

Risale-i Nur’un dili ağır olup anlaşılması müşküldür.

 

Cevap:

 Risale-i Nur külliyatında mezkur iddiaya cevap mahiyetinde olan hayli izahat vardır. Numune olarak birkaçını şöyle sıralayabiliriz;

Elli-altmış risaleler (*) öyle bir tarzda ihsan edilmiş ki; değil benim gibi az düşünen ve zuhurata tebaiyet eden ve tedkike vakit bulamayan bir insanın; belki büyük zekâlardan mürekkeb bir ehl-i tedkikin sa’y ü gayretiyle yapılmayan bir tarzda te’lifleri, doğrudan doğruya bir eser-i inayet olduklarını gösteriyor. Çünki bütün bu risalelerde, bütün derin hakaik, temsilât vasıtasıyla, en âmi ve ümmi olanlara kadar ders veriliyor. Halbuki o hakaikin çoğunu büyük âlimler “tefhim edilmez” deyip, değil avama, belki havassa da bildiremiyorlar.

İşte en uzak hakikatları, en yakın bir tarzda, en âmi bir adama ders verecek derecede; benim gibi Türkçesi az,sözleri muğlak,çoğu anlaşılmaz ve zahir hakikatları dahi müşkilleştiriyor diye eskiden beri iştihar bulmuş ve eski eserleri o sû’-i iştiharı tasdik etmiş bir şahsın elinde bu hârika teshilât ve sühulet-i beyan; elbette bilâşübhe bir eser-i inayettir ve onun hüneri olamaz ve Kur’an-ı Kerim’in i’caz-ı manevîsinin bir cilvesidir ve temsilât-ı Kur’aniyenin bir temessülüdür ve in’ikasıdır.

 (*):Şimdi 130’dur.  Mektubat 373 p3

 

Yukarıda ki paragraftan da anlaşılacağı üzere büyük alimlerin fehmedilmez diyip havassa dahi bildiremediği hakikatleri, Risale-i Nur’lar temsilat vasıtasıyla en ami ve ümmi olanlara kadar ders vermektedir.

 

…Evet bu asrın dehşetine karşı, taklidî olan itikadın istinad kal’aları sarsılmış ve uzaklaşmış ve perdelenmiş olduğundan; her mü’min, tek başıyla dalaletin cemaatle hücumuna mukavemet ettirecek gayet kuvvetli bir iman-ı tahkikî lâzımdır ki dayanabilsin. Risale-i Nur bu vazifeyi; en dehşetli bir zamanda ve en lüzumlu ve nazik bir vakitte, herkesinanlayacağı bir tarzda, hakaik-i Kur’aniye ve imaniyenin en derin ve engizlilerini gayet kuvvetli bürhanlar ile isbat ederek,… Şualar 748 p son

 

…Risale-i Nur; bütün tabakat-ı beşere hem medrese, hem mekteb, hem kışla, hem hakîm, hem hâkim olarak, en âmî avamdan en ehass-ı havassa kadar ders verip, talim ve terbiye etmesi bizce meşhud olmasıyla,… Kastamonu Lahikası 70 p1

 

Risale-i Nur’ların Kur’an hakikatlerini her sınıf halkın fehmine münasip şekilde anlattığını bildiren diğer bir yer ise Tarihçe-i Hayat adlı eserde aynen  şöyledir;

 

Risale-i Nur!.. Kur’an Âyetlerinin nurlu bir tefsiri.. Baştan başa îman ve tevhid hakikatlarıyla müberhen.. Her sınıf halkınanlayışına görehazırlanmış… Müsbet ilimlerle mücehhez.. Vesveseli şüphecileri ikna ediyor… En avamdan en havassa kadarherkese hitap edip, en muannid feylesofları dahi teslime mecbur ediyor… Tarihçe-i Hayat 681 p3

 

Nur Talebeleri tarafından soruldu ki: Nur Risalelerinde denilmiş: “Küfr-ü mutlakın dehşetli tahribatına karşı tamirci bir atom bombası Risale-i Nur’dur.” Bunun bir nümunesini isteriz.

            Elcevab: Asâ-yı Musa mecmuaları; hususan bir nümunesi Altıncı, Yedinci, Sekizinci Mes’eleler ve Sekizinci ve Onbirinci Hüccet-i İmaniye ki; en derin bir feylesofla bir çocuk, onlardan en derin hakikatı anlayabilir ve vehim ve vesveseleri bırakmaz. Nur Çeşmesi 5p1

 

Risale-i Nur, avamdanen âlim ve en münevvere kadarher sınıfın kendi istidadı nisbetinde istifade edebileceği bir eser külliyatıdır.

İşte bu hakikatler içindir ki; Nurları okuyan ve yazan Nurcular, dünyanın her tarafında gittikçe çoğalmaktadır. Nur Çeşmesi 137 p2

 

            Dehasıyla meşhur olan İbn-i Sina’nın bile “akıl buna yol bulamaz” dediği gaybi hakikatleri Risale-i Nur’ların avama hatta çocuklara dahi  bildirdiğini  Mektubat adlı eserinde Bediüzzaman Hazretleri şöyle ifade eder;

 

            Risale-i Nur eczaları, bütün mühim hakaik-i imaniye ve Kur’aniyeyi hattâ en muannide karşı dahi parlak bir surette isbatı, çok kuvvetli bir işaret-i gaybiye ve bir inayet-i İlahiyedir. Çünki hakaik-i imaniye ve Kur’aniye içinde öyleleri var ki; en büyük bir dâhî telakki edilen İbn-i Sina, fehminde aczini itiraf etmiş, “Akıl buna yol bulamaz!” demiş. Onuncu Söz Risalesi, o zâtın dehasıyla yetişemediği hakaiki; avamlara da,çocuklara da bildiriyor. Mektubat 372 p2

 

Kur’anın i’cazına ait hususiyetlerin kaybettirilmeden büyük bir maharetle Türkçeye tefsir edildiği Risale-i Nur’lar, her türlü halk tabakası tarafından  okunarak istifade edildiği hakikati Şualar’da şöyle nazarı dikkate verilir;

 

Risale-i Nur’daki âyetler, Kur’an-ı Hakîm’in en büyük mu’cizesi olanhususiyetleri kaybettirilmeden, büyük bir san’at ve meharetle Türkçemize tefsir edildiği için; Risale-i Nur’u kadın,erkek,memur ve esnaf,âlim ve feylesof gibi her türlü halk tabakasıokuyup anlayabiliyor. Kendi istidadları nisbetinde gördükleri istifadeler karşısında ona bir kat daha sarılıyorlar. Liseliler,üniversiteliler,profesörler,doçentler,feylesoflarokuyorlar. Bu münevver sınıflar fevkalâde istifade ettikleri gibi; Risale-i Nur’un hârikulâdeliğini ve te’lif san’atındaki üstünlüğünü tasdik edip hayretler içerisinde bütün külliyatı okumak iştiyakına sahib oluyorlar…. Bu rağbet ve şiddetli alâka hiçbir psikolog, sosyolog ve feylesofun eserinde görülmemiştir. Onlardan ancak tahsilli kimseler istifade edebilmişlerdir. Bir ortaokul çocuğu veya okumasını bilen bir kadın, büyük bir feylesofun eserini okuduğu zaman istifade edememiştir. Fakat Risale-i Nur’dan herkes derecesine göre istifade etmektedir.    Şualar 549 p son

 

            İşte yukarıda çok az kısmı nakledilen paragraflarda da görüleceği üzere Risale-i Nurlar her sınıf halk tabakasının istifade edebileceği tarzda, hem avamın dahi anlayabileceği bir suhulette yazılmıştır.

Burada şöyle bir itiraz gelebilir ki;“Nurlardaki o ifadeler o zamanın insanlarının konuştuğu lisan ile olduğundan anlaşılabilmesi mümkündü. Lakin bu gün kullanılan Türkçe ile farklılık arz ettiğinden aynı durum söz konusu olamaz.”

Böyle bir suale karşı cevaben deriz ki; Hz. Üstad hayattayken de Risalelerin yeni nesil tarafından zor anlaşıldığı gündeme gelmiş, fakat Hz. Üstad bazı mühim Risalelerin başına dercettiği (Ayetül Kübra gibi)  ve başka yerlerde de nazara verdiği;

 

Bu ehemmiyetli risalenin, herkes herbir mes’elesini anlamaz. Fakat hissesiz de kalmaz. Büyük bir bahçeye giren bir kimsenin, o bahçenin bütün meyvelerine elleri yetişmez. Fakat, eline girdiği mikdar yeter. O bahçe yalnız onun için değil, belki elleri uzunolanların hisseleri de var. Şualar 98 p1

 

Kur’anın bu asırda yüksek bir tefsiri olan Risale-i Nur’daki bazı bahisleri başlangıçtatamamen anlayamazsanız da onun manevî tesiri ve manevî feyzi, ruh ve kalbinize nüfuz eder; mana âleminizi istilâ eder, kat’iyyen istifadesiz kalmazsınız. Gençlik Rehberi 260 p1

 

Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri diyor ki: “Risale-i Nur başka kitablar gibi yalnız ilim vermiyor;onunmanevî dersi de vardır.”… Gençlik Rehberi 256 p son

 

Gibi beyanlarla Nurlardaki her bir meseleyi  herkes tam anlayamasa da, lakin istifadesiz de kalmayacağını ifade ederek cevaplamıştır. Bununla beraber anlamayanların lügat manalarını öğrenmeye gayret etmelerini tavsiye etmiştir.

 

Risale-i Nur, yirminci asrın müslümanlarını ve bütün insanları, koyu fikir karanlıklarından ve müdhiş dalalet yollarından kurtarmak için müellifin kendi ihtiyarıyla değil, bir ihsan-ı İlahî olarak yazılmış olan ilhamî bir eserdir. İşte insan üzerindeki tesiri pek büyük olan böyle bir eseri devamlı olarakteenni ile ve lügatların manalarını öğrenerekdikkatle okuyabilseniz,geceli gündüzlü çalışan birçok Nur talebeleri gibi siz de büyük bir huzur ve saadete kavuşursunuz…. Nur’un İlk Kapısı 182 p1

 

Bediüzzaman Hazretleri, asıl Türkçe olan fakat şimdi Osmanlıca dediğimiz lisanın muhafazasını istemiş ve o kelimeleri bilerek tercih etmiştir. Risale-i Nur’da Osmanlıca kelime ve tabirlerin muhafaza edilmesinin çok hikmetleri vardır. Üstad Hazretleri bu kelimelerin öz Türkçelerini bildiği halde değiştirmemiştir.  Nitekim metinlerde bir çok öz Türkçe kelimeler, daha önce geçen Osmanlıca kelimelerin manalarını izah edecek şekilde ard arda veya başka cümlelerde onların yerine kullanıldığı görülmektedir.  

Mezkûr yerlerin örneklerini “Risale-i Nur’lar Anlaşılmıyor İddiası ve Lügat Mes’elesi”  isimli derlememize havale edip burada özetle şunları söyleyebiliriz ki;

Osmanlıca ve Türkçe kelimelerin ard arda sıralanması Nur’ların anlaşılmasını kolaylaştırmakta ve lügatlere müracaat olmadan dahi Nur’ların anlaşılabileceğini göstermektedir. Sabredip teenni ile okuyan ve Nur’un derslerine devam eden milyonlarca insanlar bu hakikata şahid olmuşlardır.

Devam edecek…

 

Yoruma kapalı.