بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
يَا اَيُّهَا النَّبِىُّ قُلْ ِلاَزْوَاجِكَ وَبَنَاتِكَ وَنِسَاءِ الْمُؤْمِنِينَ يُدْنِينَ عَلَيْهِنَّ مِنْ جَلاَبِيبِهِنَّ
ilâ âhir... âyeti, tesettürü emrediyor.(*) Medeniyet-i sefihe ise, Kur'anın bu hükmüne karşı muhalif gidiyor. Tesettürü, fıtrî görmüyor, "bir esarettir" diyor. Lem'alar 195
Kur'an merhameten, kadınların hürmetini muhafaza için, hayâ perdesini takmasını emreder. Tâ hevesat-ı rezilenin ayağı altında o eefkat adenleri zillet çekmesinler. Âl,t-i hevesat, ehemmiyelsiz bir meta' hükmüne geçmesinler. (Haşiye) Medeniyet ise, kadınları yuvalarından çıkarıp, perdelerini yırtıp, beşeri de baştan çıkarmıştır. Halbuki aile hayatı kadın-erkek mabeyninde mütekabil hürmet ve muhabbetle devam eder. Halbuki açık-saçıklık, samimî hürmet ve muhabbeti izale edip ailevî hayatı zehirlemiştir. Sözler 410
(Haşiye): Tesettür-ü nisvan hakkında Otuzbirinci Mektub'un Yirmidördüncü Lem'ası, gayet kat'î bir surette isbat etmiştir ki: Tesettür, kadınlar için fıtrîdir. Ref'-i tesettür, fıtrata münafîdir.
(*)”Ey Peygamber! Zevcelerine, kızlarına ve mü’minlerin kadınlarına söyle, dış örtülerini (çarşaflarını) üzerlerine sımsıkı örtsünler…” ilâ âhir (Sûre-i Ahzâb, 33:39)
Başka bir âyet-i celilede ise: “Mümin kadınlara da söyle: Gözlerini (harama bakmaktan) sakınsınlar; ırzlarını muhafaza etsinler. Görünen kısımları müstesna olmak üzere, zinetlerini teşhir etmesinler. Baş örtülerini, yakalarının üzerine (kadar) örtsünler…”ilâ âhir (Sûre-i Nur, 24:31)