AYASOFYANIN İBADETE AÇILMASI
Bediüzzaman Hazretlerinin 1950-1960 yıllarının başbakanı olan merhum Adnan Menderese yazdığı mektubundaki isteklerinden Ezanı Muhammedi isteği tam manasıyla gerçekleşmiştir. Risale-i Nurun neşri ise kısmen gerçekleşmiş olup şimdilerde hükümetin bir dairesi olan Diyanet İşleri tarafından resmen basılmasına başlanılması ile mühim bir mesafe katedilmiş olundu. Üstadımızın diğer ehemmiyetli bir isteği olan, Ayasofya’nın ibadete açılması ise maalesef tahakkuk etmemiştir. 1980 yılında kısmen bir teşebbüs olmuşsa da daha sonra ihtilaller ve başka sebeblerden gündeme gelmemiştir.
Halbuki bu şerefe nail olacak bir hükümet ebediyen Müslümanların gönlünde taht kuracak ve güçlerine güç katmış olacaklardır.
İşte Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri; Kur’an ve İslam namına bu ehemmiyetli isteğini şöyle ifade etmektedir;
بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ
Ankara’ya bu defa geldiğimin mühim bir sebebi, İslâmiyet’e ciddî tarafdar Dâhiliye Vekili Namık Gedik’i görmek ve İslâmiyet’in kahramanı olan Adnan Bey’e ve Tevfik İleri gibi mühim zâtlara bir hakikatı söylemektir ki:
• Hem Demokrat’a ezan-ı Muhammedî gibi çok kuvvet vermek ve
• Risale-i Nur’un neşrine müsaadesi gibi çok tarafdar olmak ve âlem-i İslâm’ı, hattâ bir kısım Hristiyan Devletlerini de memnun etmek için,
• Ayasofya’yı müzahrefattan temizleyip ibadet mahalli yapmaktır.
Bu ise; bu mes’ele için otuz sene siyaseti terkettiğim halde, bu nokta hatırı için Namık Gedik’i görmek istedim ve geldim. Adnan Bey, Namık Gedik ve Tevfik İleri gibi zâtların hatırı için başka yere gitmedim.
Emirdağ Lahikası-2 ( 236 )
…Eskilerin lüzumsuz keyfî kanunları ve sû’-i istimalleri neticesiyle, belki de tahrikleriyle zuhur eden Ticanî mes’elesini ve ağır cezalarını dindar Demokratlara yüklememek ve âlem-i İslâm nazarında Demokratları düşürmemenin çare-i yegânesi kendimce böyle düşünüyorum:
Nasıl Ezan-ı Muhammediye’nin (A.S.M.) neşriyle Demokratlar on derece kuvvet bulduğu gibi, öyle de Ayasofya’yı da beşyüz sene devam eden vaziyet-i kudsiyesine çevirmektir. Ve âlem-i İslâmda çok hüsn-ü tesir yapan ve bu vatan ahalisine âlem-i İslâmın hüsn-ü teveccühünü kazandıran, bu yirmi sene mahkemeler bir muzır cihetini bulamadıkları ve beş mahkeme de beraetine karar verdikleri Risale-i Nur’un resmen serbestiyetini dindar Demokratlar ilân etmelidirler. Tâ, bu yaraya bir merhem vurmalı. O vakit âlem-i İslâmın teveccühünü kazandıkları gibi, başkalarının zalimane kabahatı da onlara yüklenmez fikrindeyim.
Dindar Demokratlar, hususan Adnan Menderes gibi zâtların hatırları için, otuzbeş seneden beri terkettiğim siyasete bir-iki gün baktım ve bunu yazdım.
Said Nursî
Emirdağ Lahikası-2 ( 164 )