Take a fresh look at your lifestyle.

Korku Namazı Nedir, Nasıl Kılınır?

Korku Namazı Nedir, Nasıl Kılınır ?

        Korku Namazı: İnsanı helakete sürükleme ihtimali kuvvetli olan; düşman saldırısı, yangın, sel felaketi, fırtına ve sair gibi ciddi tehlikeler karşısında bulunan bir cemaatin, farz bir namazı imam riyasetinde nöbetle eda etmesidir. Farklı tarzlarda da edası mümkündür. Biz sadece tespitimizle alakalı olan kısmı naklettik. Geniş bilgi için fıkıh kitaplarındaki ilgili bölümlere bakılabilir. Korku Namazı Nedir, Nasıl Kılınır ?

      Âlem-i İslâmiyetin en acib harbi olan Bedir Harbi’nde namaz vaktinde cemaatten hissesiz kalmamak için, düşmanın hücumu ile beraber mücahidlerin yarısı silâhını bırakıp cemaat hayrına şerik olmak, iki rek’at sonra onlar da hissedar olsun diye Fahr-i Âlem Aleyhissalâtü Vesselâm bir hadîs-i şerifiyle emretmiş olmasıdır(Haşiye) Madem harbde bu ruhsat var. Ve madem cemaat hayrı da sünnet olduğu halde, o sünnete riayet etmek en büyük bir hâdise-i dünyeviyeye tercih edilmiş. Üstad-ı Mutlak’ın böyle bir işaretinden bir nüktecik alarak, biz de ruh u canımızla ittiba’ ediyoruz.

                            Emirdağ Lahikası – 2 / 246

         (Haşiye): Abdullah İbn Ömer (r.a.) şöyle anlatıyor: “Rasûlüllah (s.a.s) ile birlikte Necid tarafına doğru gazaya gitmiştim. Düşmanın hizâsına geldik. Onlara karşı saf düzenine geçtik. Namaz vakti gelince Rasûlüllah (s.a.s) Efendimiz bize, kıldırmak üzere namaza durdu. Bir kısım ashab da onunla beraber namaza durdular. Diğer kısım ise yönünü düşmana çevirdi. Rasûlüllah (s.a.s) kendisiyle birlikte olanlarla beraber rükûa vardı ve iki defa secde etti. Derken, beraber namaz kılanlar henüz kılmamış olan grubun yerlerine gittiler. Ötekiler de gelip Rasûlullah (s.a.s)’in arkasında durdular. Rasûlullah onlarla da beraber rukûa varıp iki secde etti. Sonra selâm verdi. Ondan sonra, o iki grubun her biri nöbetleşe namaza durup kendi kendilerine birer defa rükûa varıp ikişer secde ettiler.”

(Buhârî, Havf, 11; Nesaî, Havf, 11; Dârimî, Salât, 185; Ahmed b. Hanbel, Müsned, II, 150)

   

Yoruma kapalı.