Şuhur-u Selase Dersi
ŞUHUR-U SELASE
Aziz, sıddık kardeşlerim!
Evvelâ: Bütün ruh u canımızla Receb-i Şerifinizi ve şuhur-u selâsenizi tebrik edip Cenab-ı
Erhamürrâhimînden niyaz ediyoruz ki hakkınızda ve hakkımızda seksen sene bir manevî ömr-ü bâki kazandırmağa bu üç mübarek ayı vesile eylesin, âmîn.
Emirdağ Lahikası II / 63 p1
…Beş günden sonra çok mübarek ve çok sevablı ibadet ayları olan şuhur-u selâse gelecekler. Her hasenenin sevabı başka vakitte on ise, Receb-i Şerifte yüzden geçer, Şaban-ı Muazzamda üçyüzden ziyade ve Ramazan-ı Mübarekte bine çıkar ve cuma gecelerinde binlere ve Leyle-i Kadir’de otuzbine çıkar. Bu pekçok uhrevî faideleri
kazandıran ticaret-i uhreviyenin
bir kudsî pazarı ve ehl-i
hakikat ve ibadet için mümtaz bir meşheri ve üç ayda seksen sene bir ömrü ehl-i imana temin
eden şuhur-u selâseyi böyle bire on kâr veren Medrese-i Yusufiye’de geçirmek, elbette büyük bir kârdır. Ne kadar
zahmet çekilse ayn-ı rahmettir. İbadet cihetinde
böyle olduğu gibi, Nur hizmeti dahi nisbeten –kemmiyet değilse de
keyfiyet itibariyle- bire beştir. Çünki bu
misafirhanede mütemadiyen giren ve çıkanlar, Nur’un derslerinin intişarına bir
vasıtadır. Bazan bir adamın ihlası, yirmi adam kadar faide verir… Şualar 494 p1
Aziz ve sıddık kardeşlerim ve fedakâr ve sadık arkadaşlarım!
Evvelâ: Sizin, bu mübarek şuhur-u selâse ve içindeki kıymetdar
leyali-i mübarekeleri tebrik ediyoruz. Cenab-ı Hak, herbir geceyi sizin hakkınızda birer Leyle-i Regaib ve Leyle-i Kadir kıymetinde size sevab versin, âmîn. Kastamonu Lahikası 84 p1
Bu şuhur-u selâse, seksen küsur sene bir ömrü kazandırıyor. Elbette sizler gibi mücahidler, onu kazanmağa çalışacaksınız. Cenab-ı Hak her bir gecesini sizin
hakkınızda Leyle-i Mi’rac ve Leyle-i Berat ve Leyle-i
Kadir kadar kıymetdar eylesin, âmîn.
Kastamonu Lahikası 86 p1
Aziz, sıddık kardeşlerim, bu Medrese-i Yusufiye’de ders arkadaşlarım!
Bu gelen gece olan Leyle-i Berat, bütün senede bir kudsî çekirdek hükmünde ve mukadderat-ı beşeriyenin proğramı nev’inden olması cihetiyle Leyle-i Kadr’in kudsiyetindedir.
Herbir hasenenin Leyle-i Kadir’de otuzbin olduğu gibi, bu Leyle-i Berat’ta herbir amel-i sâlihin ve herbir harf-i Kur’anın sevabı yirmibine çıkar. Sair vakitte on ise, şuhur-u selâsede yüze ve bine çıkar. Ve bu kudsî leyali-i meşhurede onbinler, yirmibin veya otuzbinlere çıkar. Bu geceler, elli senelik bir ibadet hükmüne geçebilir. Onun için elden geldiği kadar Kur’anla ve istiğfar ve salavatla meşgul olmak büyük bir kârdır.
Said Nursî
Şualar 505 p1
Aziz, sıddık kardeşlerim!
Evvelen: Seksen sene bir manevî ömr-ü bâki kazandıran şuhur-u selâsenizi ve mübarek kudsî
gecelerinizi ve leyle-i regaibinizi ve leyle-i mi’racınızı ve leyle-i beratınızı ve leyle-i kadrinizi ruh
u canımızla tebrik ve herbir Nurcunun manevî kazançları ve duaları umum kardeşleri hakkında makbuliyetini
rahmet-i İlahiyeden rica ve hizmet-i Nuriyede muvaffakıyetinizi tebrik ederiz. . Emirdağ Lahikası II / 121 p1
Bir kısım kardeşlerime
hususî bir mektubdur
Yazıda usanan ve ibadet ayları olan şuhur-u selâsede sair evradı, beş cihetle ibadet sayılan (Haşiye) Risale-i Nur yazısına tercih eden kardeşlerime iki hadîs-i şerifin bir nüktesini söyleyeceğim.
Birincisi: يُوزَنُ مِدَادُ الْعُلَمَاءِ بِدِمَاءِ الشُّهَدَاءِ -ev kema kal-
Yani: “Mahşerde ülema-i hakikatın sarfettikleri mürekkeb, şehidlerin kanıyla müvazene edilir; o kıymette olur.”
İkincisi:
مَنْ تَمَسَّكَ بِسُنَّتِى عِنْدَ فَسَادِ اُمَّتِى فَلَهُ اَجْرُ مِاَةِ شَهِيدٍ –ev kemakal- Yani: “Bid’aların ve dalaletlerin istilâsı zamanında Sünnet-i Seniyeye ve hakikat-ı Kur’aniyeye temessük edip hizmet eden, yüz şehid sevabını kazanabilir.” Ey tenbellik damarıyla yazıdan usanan ve ey sofi-meşreb kardeşler! Bu iki hadîsin mecmuu gösterir ki: Böyle zamanda hakaik-i imaniyeye ve esrar-ı şeriat ve Sünnet-i Seniyeye hizmet eden mübarek hâlis kalemlerden akan siyah nur veya âb-ı hayat hükmünde olan mürekkeblerin bir dirhemi, şühedanın yüz dirhem kanı hükmünde yevm-i mahşerde size faide verebilir. Öyle ise, onu kazanmaya çalışınız.
Eğer deseniz: Hadîste “âlim” tabiri var, bir kısmımız yalnız kâtibiz.
Elcevab: Bir sene bu risaleleri ve bu dersleri anlayarak ve kabul ederek okuyan; bu zamanın mühim, hakikatlı bir âlimi olabilir. Eğer anlamasa da, madem Risale-i Nur şakirdlerinin bir şahs-ı manevîsi var, şübhesiz o şahs-ı manevî bu zamanın bir âlimidir. Sizin kalemleriniz ise, o şahs-ı manevînin parmaklarıdır. Kendi nokta-i nazarımda liyakatsız
olduğum halde, haydi hüsn-ü zannınıza binaen bu fakire bir üstadlık ve tebaiyet noktasında bir âlim vaziyetini verdiğinizden bağlanmışsınız. Ben ümmi ve kalemsiz olduğum için, sizin kalemleriniz benim kalemim sayılır, hadîste gösterilen ecri alırsınız.
Said Nursî
(Haşiye): Bu kıymetli mektubda
Üstadımızın işaret ettiği beş nevi ibadetin kendilerinden izahını taleb ettik. Aldığımız izah aşağıya yazılmıştır.
1
– En mühim bir mücahede olan ehl-i dalalete karşı manen mücahede
etmektir.
2
– Üstadına neşr-i hakikat cihetinde yardım suretiyle hizmet etmektir.
3
– Müslümanlara iman
cihetinde hizmet etmektir.
4 – Kalemle ilmi
tahsil etmektir.
5
– Bazan bir saati bir sene ibadet hükmüne geçen tefekkürî olan
ibadeti yapmaktır.
Rüşdü, Hüsrev, Re’fet
Lemalar 167 p1
Altıncısı: Seksen küsur sene manevî ve bâki bir ömrü
kazandırmak sırrını taşıyan şuhur-u selâsenizi ve Leyle-i Regaibinizi bütün ruhumla tebrik ediyorum. İki-üç gün evvel, Yirmiikinci Söz tashih
edilirken dinledim. Gördüm ki; içinde
hem küllî zikir, hem geniş fikir, hem kesretli tehlil, hem kuvvetli iman dersi, hem gafletsiz huzur, hem kudsî hikmet, hem yüksek bir ibadet-i tefekküriye gibi nurlar var. Bir kısım şakirdlerin ibadet niyetiyle risaleleri ya yazmak veya okumak veya dinlemekliğin hikmetini bildim. Bârekâllah dedim. Hak
verdim. Kastamonu Lahikası 250 p3
…Fakat bu şuhur-u selâse çok kıymetdardır; Leyle-i Kadr’in
sırrıyla seksen sene bir ömrü kazandıracak bir vakitte, en iyi, en efdal şeylerle meşgul olmak lâzım geliyor. İnşâallah Kur’an’a ait mesaille
iştigal, bir nevi manevî mütefekkirane Kur’an okumak hükmündedir. Hem ibadet, hem ilim, hem marifet, hem tefekkür, hem kıraat-ı Kur’an manaları risalelerin istinsah ve mütalaalarında vardır itikadındayız. Zâten bu ciheti siz
takdir etmişsiniz. Barla Lahikası 332 p1
Ben hem kendimde, hem
bu yakındaki Risale-i Nur talebelerinde, şuhur-u muharremeden sonra bir yorgunluk ve şevkte bir fütur
görüyordum. Sebebini vâzıhen bilmiyordum. Şimdi,
eskide söylediğim tahminî sebeb, hakikat olduğunu
gördüm. Şöyle ki:
Nasıl maddî hava fena ise, fena tesir ediyor. Manevî hava da bozulsa, herkesin istidadına göre bir sarsıntı verir. Şuhur-u selâse ve muharremede Âlem-i İslâm manevî havası, umum ehl-i imanın âhiret kazancına ve ticaretine ciddî teveccühleri ve himmetleri ve
tenvirleri o havayı safileştiriyor, güzelleştiriyor. Müdhiş ârızalara ve fırtınalara mukabele ediyor. Herkes o
sayede ve sayesinde derecesine göre istifade eder.
Fakat o şuhur-u mübareke
gittikten sonra, âdeta o âhiret ticaretinin meşheri ve pazarı değiştiği
gibi; dünya sergisi açılmağa başlıyor. Ekser himmetler, bir
derece vaziyeti değişiyor. Havayı tesmim eden buharat-ı müzahrefe o manevî
havayı bozar. Herkes derecesine göre ondan zedelenir. Bu havanın zararından kurtulmak çaresi, Risale-i Nur’un gözüyle bakmak ve
ne kadar müşkilât ziyadeleşse kudsî vazife itibariyle daha ziyade ciddiyet ve şevkle hareket etmektir. Çünki başkaların füturu ve çekilmesi, ehl-i himmetin şevkini,
gayretini ziyadeleştirmeğe sebebdir. Zira
gidenlerin vazifelerini de bir derece yapmağa
kendini mecbur bilir ve bilmelidirler. Kastamonu Lahikası 66 p1
Birinci Sualiniz: Mü’minin mü’mine
en iyi duası nasıl olmalıdır?
Elcevab: Esbab-ı kabul dairesinde olmalı. Çünki bazı şerait
dâhilinde dua makbul olur. Şerait-i
kabulün içtimaı nisbetinde makbuliyeti
ziyadeleşir. Ezcümle: Dua edileceği vakit, istiğfar ile manevî
temizlenmeli, sonra makbul bir dua olan salavat-ı şerifeyi şefaatçı
gibi zikretmeli ve âhirde yine salavat getirmeli. Çünki iki makbul duanın ortasında bir dua makbul olur. Hem بِظَهْرِ
الْغَيْبِ yani “gıyaben
ona dua etmek”; hem hadîste ve Kur’anda gelen me’sur
dualarla dua etmek. Meselâ:
اَللَّهُمَّ اِنِّى اَسْئَلُكَ الْعَفْوَ وَ الْعَافِيَةَ لِى وَ لَهُ فِى الدِّينِ وَ الدُّنْيَا وَ اْلاۤخِرَةِ
رَبَّنَا اۤتِنَا فِى الدُّنْيَا حَسَنَةً وَفِى اْلاۤخِرَةِ حَسَنَةً وَ قِنَا عَذَابَ النَّارِ
gibi câmi’ dualarla dua etmek; hem hulûs ve huşu’ ve huzur-u kalb ile dua etmek; hem namazın
sonunda, bilhassa sabah namazından sonra; hem mevâki‘-i
mübarekede, hususan mescidlerde; hem Cum’ada, hususan saat-ı icabede; hem şuhur-u selâsede, hususan leyali-i meşhurede; hem ramazanda, hususan leyle-i kadirde dua
etmek kabule karin olması
rahmet-i İlahiyeden kaviyyen
me’muldür. O makbul duanın ya aynen dünyada eseri
görünür veyahut dua olunanın âhiretine ve hayat-ı ebediyesi cihetinde makbul olur. Demek aynı maksad yerine gelmezse, dua kabul olmadı
denilmez; belki daha iyi bir surette kabul edilmiş denilir. Mektubat 279 p2
Üstadımız! Nur talebelerinin okudukları bir eşi, bir
benzeri daha dünyada olmayan “Cevşen-ül Kebir” isimli Peygamberimiz Aleyhissalâtü
Vesselâm Efendimiz Hazretlerinin duasını ve çok sevablı,
çok nurlu, çok faziletli salavat-ı şerifelerinizi elde ettik, okumağa başladık. Sizin devam ettiğiniz bu pek kıymetdar, çok mübarek evradlar;
bizim zikrimiz, bizim virdimiz oldu elhamdülillah! Fakat en ziyade Risaleleri okumağa gayret
ediyoruz, ehemmiyet veriyoruz. Çünki Nur Risalelerini ne kadar sık sık okursak,
bu dualardan daha ziyade feyz alıyoruz. Duaları, evradları
mübarek gecelerde, hususan Leyle-i Regaib ve Leyle-i Mi’rac ve Leyle-i Berat, Leyle-i Kadir ve Cuma geceleri gibi vakitlerde okuyoruz.Hanımlar
Rehberi 158 p1
Yoruma kapalı.